14 Aralık 2019 Cumartesi

Petrolden sebepler

Eskiden kuru demiri paspas yapardık
Padişahlaşıyor güven duygusu
Fethiyeyi fethetmişler yüzyıllar sonra
Melankolik bir bandana asılıyor
Bak teras katında bir çift göz

Tomris diyor ki bana
"Ben Tomris olabilir miyim?"
Bunu görüyorum lacivert bir şehirde
Sen ve ben 'uyar' mıydık?

Bak bak bir çift örs
Yalnızlık taşınıyor başka bir bedenime
Kıvırcık bir asfaltta yazıyordu böyle
Ama onu da göremedim uzun zamandır
Şimdilerde sadece siyah

Gülüşünde tanrısımsı bir şey var
Bir tanrıçadan ödünç alınmış gözkapakların
Yoksa tutamazdı gözbebeklerinin ışığını
Gözlerin bebek gibi gülerken

Hayır dokunma parmaklarına
Parmakların sihir barındırıyor
Büyüsü bozulsun istemiyorum

-Enes Bozkurt

13 Aralık 2019 Cuma

İlkbahar gelecek kuru demirden

Bazen öyle oluyor ki zamanı geri alabilirmişim gibi geliyor
Zamanı kağıda döküyorum
Kağıt kirleniyor
Ama bunları kısık sesle oku
Taneleyerek
Schubert'ten Serenade
Ruhumuzu okşuyor

Ben bir okula gidiyorum
Okul dişimin arasına kaçıyor
Okulum Türkiye'de
Şey, okulum Türkiye de
Sonra Shostakovich

Bardağımu yudumlayacağım
Ateşler yakıldıktan sonra
Sonra camı açıp düşünmüşümdür
Bu da bir şeyler yapmadığım demektir
Hayır ben bugün dünyayı gezdim geldim

Eh uzayın aritmetiğinden biriyim
Ne demişti Tevfik Fikret
Demişti değil mi bir şey bunun hakkında
Yoksa Josip Tito muydu o?
Her neyse ikisi de sevmezdi bence kırmızı ve siyahı
Ben Stendhal'laşmış mıyım?

-Enes Bozkurt

12 Aralık 2019 Perşembe

Adı verilmeye çocuklar üzerine

Bak şimdi sen beni böyle görüyorsun ya
Ben bu gece 6 tane şiir yazdım
Şimdi sen ben kim bilmiyorsun
Aslına bakarsan
Adındaki hiçbir kelime birbirine denk düşmüyor
Miğferimi takıp gökyüzüne bir top ekiyorum
Gökyüzü gri
Çakıldan kaldırım taşları var

Şimdi sen senin kim olduğunu bilmiyorsun ya
Bu biraz da benim ayıbım sana
Çünkü belki imrenerek bakardın aya
Ve Süreya şiirinin melodisi arkada

Şimdi sen
Şimdi sen şimdilerde boğulmayacaksın ya
Senin kim olduğunu aslen bilirdim güya
Bak bir oyun oynayalım seninle
Sen kim olduğunu bil
İsa metrolardan asılı kalmamıştır yabana

İmam kızları demir dövermiş şimdilerde parmaklıklar ardında
Marangozlar palyaço ararmış yanlarına
Çünkü anonim bir şiiri göndermeleri gerektir
Bence hepsi yalan

Şimdi tekrardan bir vapur vakur sesiyle vakum
Alyans aylarsa 12 keredir kim aylamaz
Ben ağlamam 8 yaşımdan beri
Güçlü görünmeye çalışmadım hiç
Ne gerek var şimdi gece saatler kaç falan

Dürbün dürüyorum düz bir manzara
Bak silindir elimde, bir mazbata
Seni bir şehir ilan ediyorum sevgilim; kardeş Ankara
Sende oturucak iki sevgili - biri ben - banklara

Bak benim de bir numaram var dinle
Panzer tümeni var benim içimde
İhtiyaç varsa şayet bir...
Şayet bir Heinz bir Erich
Bir bir ortaya çıkıyor çaresizliği alacakaranlığın
Yaraşır şey değil yak ışık yakışık yak ışık
Betonlarda detone olan çimentolar da var

Bak kum fırtınası döküyorum şehre iyi izle
Çünkü okuyorum aksatmadan kitaplarımı
Ama sen hala Ankara gibi
Milyonlar öldürüyorum tek bi lafla
Milyonlar kıyımlanıyor
"Hoşça kal!"
Güzelce kal
İyice bi kal böyle

-Enes Bozkurt

11 Aralık 2019 Çarşamba

Gri olur gökyüzü taşları

Yağmur bitmek üzere
Yürüyorum
Kulaklarımda "Sayısız pencerem vardı"
Kırmızıda geçtim tüh
Kaldırım çok küçük
Ekran ıslanıyor
Kelimeler birbirine karışıyor
Yanımdan güzel bir kız geçti
Ve mahalleye girdim
Zihnimde Tomrisimsi bir aşk istenci
Bu hiç us'lu bir hareket değil
Fiziğe göre hareket de değil
Nietzsche kınardı beni

Gece oldu ve diyorum ki
Bu şiir de burada bitti

-Enes Bozkurt

Mor olur derlerdi şehir için

Hani
Gece olunca daha bir farklı olur ya insan
Gece sessizse, alıngan
Hani olur ya
Bazen beklentilerin olur
Ama yanlış anlar yanlış insanlar
Hani size de olmuştur
Hiç bir şey beklemedeniz mi kimseden
Açıkçası söyleyim mi
Ben de artık beklemeyeceğim
Ama yalnızca sabahları
Ama ben sabahları da beklemeyeceğim

Ya senin bir yüzün vardı
Böyle
Böyle güzel bir yüzün
Nerde o?
Yedeğini de kaybetmiş bir serenat

Ya senin bir komplon olmadığını bilemem
Bir bağdaş kurmuş gibisin aklıma
Ne fısıldıyorsun böyle
Ne fısıldıyorsun ha Hırvat?

-Enes Bozkurt

10 Aralık 2019 Salı

Ben sana yalnızca ne diyeceğim

O kadar çok şey söylemek istiyorum ki hakkında
Ama anlarsın diye demiyorum
Çünkü bu hiç etik değil
Sen anlamazsan başkası anlar
Ve bu hiç mi hiç etik değil

Yazmam gerek
Yazmam gerek seni seçtim
Sana yazıcam çünkü defter bitik değil
Size ne anlatıyorlar bilmiyorum
Ama onlar hiç
Her neyse böyle uzamamalı saçların
Böyle çökmemeli yanakların
Böyle dudakların
Dudaklarında su saklarım
Bu mümkün mü mübeccel?

-Enes Bozkurt

Şiirimsi demiştim

Canıma kasten şiir yazıyorum
Bu bir güvercin ölmüyor demektir

Bağdat'tan İstanbul'a taşınıyor tekrar zihnim
Zihnim, kayboluyorsun derinlerinde yüzünle beraber

Aydan anlıyorum
Türkçe kalıp değiştiriyor gibi
Sen kalıp değiştiriyorsun beni
Kanada ve Belçika'da kanatlarım var Bayan Grönland

Bir ülke daha sayıklıyorum
Bak burası gıpgri
Mesela burası Sibirya; aşağısı beyaz olur yüzünde
Moskova ve Petersburg; gözlerin

-Enes Bozkurt

Sinyor Foreign bir klasiksin

Şuraya biraz saçlarından çizeyim
Bach çalsın, Schubert çalsın
Gözlerimi kapayıp suratına bakarım
Biraz da gözlerinden içeyim

Saçların uzadıkça dünya biraz daha bozarır
Bir ortaçağ zindanında tüm saatlerimi bozarım
Saklarım ayı, xeno
Elimden geldiğince saklarım
Bir gün uzanıp sana vermek için
O güne değin kimse bilmez nerede,ne oldu ona
Bir çello uzaklardan çağırıyor
Duyuyor musun?

Şimdi sana iltifat edeceğim
Ama bu güneşin doğması demektir
Bir taş parçasıyken ışık saçması
Isınması, gezegenlerce var olması
Seni övmem güneşin yaratılışı demektir

Yalnız dudaklarınla aforoz edilmiş bazıları
Dudağının kuzey dişlisi güneye vurmuş
Güney dişlisi kuzeyi ittirmiş
Makineleşmiş dünya bir an için
Ve sortilerden ses yükselmiş
Aforoz edilmiş bazıları

Güvercinler uçuk beyaz ya, ondan
Gökyüzünde gördüm seni

-Enes Bozkurt

1 Aralık 2019 Pazar

Öldüğüm günden beri ayaktayım

Kapı açılır ve yalnızdır
Gırtlaktan titrer zarif melodileri
Biraz sert biraz buğulu
Kulaklarıma çarpar flu kuşu
Bir gün bir şey gördüm
O gün öldüğüm gündür
Mezar aramadım o gündür
On ton gündür

Sabahları uyurum imkan dahilinde
Ve gece sızmam şişenin çatlak yerinden
Birden Afrodit'e kadar
Uyurum sabah olma suretiyle

Herkes toplanmış neye haykırıyoruz
Kimi alkışlıyoruz
Güneş doğar tam ayaklarımızın altında
Toz toplar argümanlarım
Cilveli cezvemde ceviz pişiriyorum
Kimi dışlıyoruz?

Kırkıma kırk kırıntı kırpıyormuşcasına
Gözlerini siper eder tramvaylar yavaşlarken
Balkonlar devrilir
Barkod var ister misin!
Yalnızca taş kıvrılır ciğerlerimde
Ağzında öyle bir hazine var ki
Daha temiz bir çöplük görmedim
Sabah altıda bile

-Enes Bozkurt