16 Şubat 2020 Pazar

Aşk rüyasının yaşam alanı

Sarhoşuz,
Bak dans ediyoruz,
Sallanıyoruz yıkıldıkça
Elini tutup seni bana çektiğimde sallanıyoruz
Gözüm gözünde
Bir adaşım yakalıyor özünde
Bak sarhoşuz,
Bak dans ediyoruz

Burası öyle bir yer
Ki,
Elim belini kavradığında burası değişiyor
Farketmedim deme sakın
Oda neler kokuyor böyle!
Kadıköy'ü çiçekler basmış
Ve bu şarkı tanıdık geliyor bana
Boş ver dans edelim
Bi sigara içelim ve dans edelim
Bu balkonlar, bu biralar, bu müzik hepsi bizim
Biliyorum yapmamız gereken şeyler var
Otobüsler ve metrobüsler bizi ayırmak için
Olsun, minibüse bineriz

Yaklaş bana,
Olabildiğince yaklaş basmadan bir perde saklayan arkasında manidar duraklara
Bir adım geri atalım Pas de Deux gelir belki sarhoş dudaklara
Becks çok güçlü onun yanında içelim

-Enes Bozkurt

Hasretin nüfuz eder tenime

Batı denizinde altın saçan güneş değildi gözlerin?
Beykoz'dan Eyüp'e oksijen de taşımazdı??
Sırtın da romantikleşmezdi, omzun da
Gözlerin, ne bir körfezdi ne bir boğaz
Ne Ege'ydin sen ne Karadeniz

Ne Ege'ydin be!
Öyle sıcaktı ki hangi bir bakışın
Müziğini mi özlerdim esintini mi bilemezdim
Bir burnun vardı öyle
Burnunun altı umut Çeşme'si
"Gel Bayan Hera'ya gidelim"

Ah o yarımadaydı
Işıklar giderse seni tutarım gönlüme
Paramparça bir sigara olur melankoli
Kuşlar uçuşursa burnunda...
Bu Ada'da eski aşklarım yaşıyor

Bir şiiri bitirmek için bir kedi geçmemeli
Susarsa alarm gece karanlığında
Arabandan inip ben ve bir dolap dolusu karanlık
Tekrar hava aydınlanır ve ben sensiz olduğumu anlarım
Karanlık böyle iyi, Tanrı ışığı iyi mi yaratmış?

Bilmiyorum, ben, böyle olmasını istemedim
Tanrı yanılgısını kimler yaratmış?
Arkadaşım bir parka bakıp geçmişle hüzünlendiğinde
Ben o parkın yoluna ağlamaklı bir ruh halimden pişmanlık kusacağım
O buluştuğumuz sokağa gitmeliyim bir an evvel
O sokakta şiir okuyamamıştım en son sana
Yazıp ezberlediğim...

-Enes Bozkurt

Sal gitsin

Bu hayatta her şey 3 şey içindir
Para, seks, alkol
Para alkol için,
Alkol; seks
Demişken seks egzotik değildir ki
Hiç kimse için
Hangi kültürün aykırılığı?
Zihnini sürmüşsün bir kadına, birkaç kadına:
Tecavüz.

Hangi ırkın tabusu?
Hiç seks yapmamış yetkilin varsa dünya
Gel iki ısrar edelim
Bak nasıl da ahlak bekçisi kesiliyor kendine (!)

-Enes Bozkurt

15 Şubat 2020 Cumartesi

Buna ne diyebilirim ki?

Odamın fransız penceresinden
Turuncu perdelerinden
Ahşap kapısından
Duvara sabitlenmiş kitaplığından
Ve altındaki gitardan
Bavuldan
Çalışma masasından
Duvara asılı; kırmızı, neden kırmızı bilmiyorum ama kırmızı, Alsancak tabelasından
Minyatür saat kulesinden
Bozuk saatinden
Dolabından ve o dikdörtgen oda arkadaşımın aynasından, boynundan eksik olmayan üç yıldızlı siyah Alman atkısından
İçindeki sarı kırmızı formalardan
Olmayan anahtarlığından
Lise fotoğraflarımdan
Ben bunları yazana kadar başlayıp biten Mariage d'Amour'dan
Yeşil kırmızı beyaz takdim bayrağından
Hala odamda yankılanmakta olan Chopin'den
Yatağımın başucundaki dizüstünden
Prizden
Yerde yığılıp kalmış, ölü bir hayvan gibi yatan siyah sırt çantasından
Bir yerlerde asılı olan künyeden ve yahut da girişe asılmış, karanlıkta ortamın rengine bürünen hırkalardan, ceketlerden
Ayağımın altındaki boşluktan
Sırtıma dokunan çarşaftan,
Tavanımı ilk defa böyle görüyorum.
Duvarlarım bej ama bu odanın gökyüzü statüsünde beyaz bir tavanı...
Angajmanları motifli,
Tütün kokusundan
Şu sağ tarafımda duran mikrofondan
Kullanmayı sevmediğim enteresan lambasından
Hissettiklerinden
Birlikte kaçtıklarımızdan
Birlikte konuştuklarımızdan
Süslü bir kadın misali geceleri birlikteyiz hep onunla ya, buna alınışından
O beyaz deri sandalyenin bu odaya alınışından
Tam 4 buçuk saat uyuyamadım

-Enes Bozkurt

Bugün kaybetmedim, kayboldum

Ölüm meraklı bir babanın kulaklarında engizisyonu yanına alamaz ki
Altı kırkbeş vapuru diyelim,
İsmini unuttum, bir filmde geçiyordu

Mezarlık ata; ilham vermeye kurgulanmışsa
Yaşayan toy ruhuma, sakin bir çığlıkla ağaç kavuklarından gövdeler inşa etmeli insan
Sigaramın ucuna gölgeler tirat yazmalı
Volkswagen son parçasını ürettiğinde:
Kızıl adam samanlıktan seçtiği balıklarını evine avlu yapacak kadar yaşlanmış olmalı
E bu dünya da ölüler besliyor
Bir ölümlü kaç gün ölümlü kalabilir?

Bir kitabın kıvrılamamış o parçasında bul beni
Ayaklarım yere değsin
Taksiler ölüm alsın benliğimden
Çarşaf olsun gözlerin sana bakarken kavrulsun
Kanepeler, yataklar, sessiz oturma odaları
Bizliğimizden tek bir zerre koparamasın
Sonum gibi gelsin adın, sonumdan çok önce
Durma eyleminde ısrarcıyım, sonuna kadar gidiyorum

-Enes Bozkurt

14 Şubat 2020 Cuma

Bak bu satırlar kutsal olmalı

Bir parça da olsa sen
Umut veremezsin kat'a
Kıkırdıyorsam gizli gizli karşımda konuşurken
Bu ya şarapnelin çarptığı bir kınla ilgilidir
Ya da o eller öpülür

Doğrusuyla sen git
Bu kalbimin bana ait bir organ olmasıyla doğrudan ilintilidir
Şafak sökmeye az kaldı mı karlara basıyorum da
Ben bu patikalardan layığıyla geçmiştim
Başkasının yolunda olmak, başka bir ülkenin topraklarında deplasmana savaşmak gibi

Bir arkadaşıma bahsetmiştim ufaktan
Sırada başkası varsa çekilmeyi bilmelisin
Çünkü kızım ben ayaklarıma fular bağlayıp tökezlemeyi beklemişim
Bu fularlar o karşıki fuarın kapısında yazıyor
Biri kaynak yapmalı çünkü alışılmamışlar farktır binayenaleyh
Ve bu anlatılar sırayla gidiyor böyle

E şimdi çekilecek misin çile
Yoksa bu kuyruğa bir basman gerek
Tekmeleyip ilkokul öğretmenlerini ve doktorları ve sendika başkanlarını dört kola faydacılar mı yetiştireceksin?
Sen bir pragmatisti sevemezdin bana kalırsa
Kaybolunca çekilen haz mısın?

Sana asıl bestelediğim şiiri sen daha görmedin
Ağlayamazsın.
Bu beni duygulandırırsa cemaat pestenkerani söylevleri nereye soksun
Şayet akıbetiyle birkaç lirayı tane tane koparıyorsa bu ve acem şairlerinden birkaçı seni sevmekte ısrarcı olacaktır
Sen mandepsi, ben safderun
Müseccel diyaloglarda birbirimizi buluruz sanırım

Taze kanın çekilmesiyle yağmur başlıyor
Sebepleri çok açıktır
Gnossiennes, Winston, dur aslolan şu ki; yüzüğümdeki bir üçgenin seni göstermesi
Buradan kuzeye biraz, hafif batıya, biraz İskandinavya'ya doğru, az Baltık
Bir mavi dehlizin en yakın noktasındasın
Hapissin ama mutlusun, gururlusun
Orası çok güzel

Tamahkar şaklaban kotyorası karadenize bir tugay nüans açıklamak üzere yola çıkmış durumda
Sen de bir şeyler eklemek ister misin sevgilim

-Enes Bozkurt

Sokulma okula

Şiirlerimi okumazsınız dostlarım
Ve şarkılarımı da
Ve dinlemezsiniz yazdıklarımı
Biri okurdu gerçi, haketseydi
Yanıma sokuldu bir melek
Maupassantla tanıştım binaenaleyh
Ve Kafka kaf dağında kafalardı kafamı

Yardımcı oyuncuları var bir hikayenin
Hangi hikaye hayatımı anlatır?
Ama siz anlamazsınız asla
Siz mühendis yetiştirirsiniz ancak
Hem de sanat damarları kopmuş bir halka

-Enes Bozkurt

13 Şubat 2020 Perşembe

Şarap kokulu begonya durağı

Sol ayamın kaldırımlarına bir esrarkeş kadını gömdüm
Gömdüm dediysem, asılıdır aslında duvarlara
Bir gün gözlerimi örmüştün ya
Çığlık atmak bir medet ummakmış bilhassa
Bak nazenin duvakları kaldırıyoruz
Tam 32 saat uyumadıysam,
Topal bir harfi elime almak için fazla beklemiş miyimdir?

Aşkı aşk olarak tanımlamak soyut gelmiyor hiç
Mamafih bu beni uykumdan eder
Shakespeare ve Baudelaire ne konuda güreşirler düşündün mü
Afişlere kartpostallar uçurup sana göndericem
Sen düşün

Bak pek şanslı olmadığımı biliyordum
Bununla birlikte senin şimdi hiç mi hiç olmayışından da bilfiil bundan
Hem şarkılarımın dinlenmemesi de belki
Kalkıp Eskişehir'e bilet almalıyım

O gözler
O burun
O sonbaharda beklediğim ayak seslerini duymak için bile herhangi bir sokak köpeğini şu bir türlü göremediğin cam binaların damına iade edebilirdim
Sahi bu ne kadar gamsız olurdu
Çünkü bilmiyor musun ben ben demekten ben ben olalı hiç haz etmemişimdir
Dolabımı yaşlı gardroplara evcil yapıyorum
Belki de odamızdaki dolapları değişmeliyiz biz de
Gece uyumadan seni bilen bir vasfa seni dinlerim
Beni uyuyor musun?

-Enes Bozkurt

12 Şubat 2020 Çarşamba

Geç gelen başlık

Günlerdir gözlerimle seni içiyorum
Öyle ki gözlerinin çayırlarını bilahere bekleyebilirim
Hugo'nun da gözünden yaş gelmezmiş
Kaybettik değil mi Victor?
Bütün ismimi yatırmıştım kumara
Ölüyorum gözünden düşüp bu ara
Ve... Ve vapurlar geçiyor sibirya kırlarından
Uçaklar yüzüyor karada

Keçi sütünden yapılma binalarıma biraz mürekkep sürdüm
Posta kutumda biraz sen görmüştüm
Silgim adına toprak atamıyor
Kitaplarımda ağlam yok

-Enes Bozkurt

Varoluşlar üzerine değil sempozyum

Bazı sorularım var
Kendimi yargılamaktan nasıl vazgeçebilirim
Sen bilirsin bunu, sonuçta ölümü bile tanrılar sağlar
Korkaklarındır hem kalan sahalar

Ben korkuyorum
Korkusuz olmaktan korkuyorum inan
Çünkü her düşüncem başıma bela açmaktan geri kalmıyor
Hele aklımdan kalbime düşünce...

Soruyorum, nasıl normalleşirim biraz
Mideme tanrım, bir litre şarap yaz
Tasfiye edeyim yuttuğum tüm fikirleri sarhoş olup
He ya... Hava hoş, olmadı karalarım biraz beyaz

Normalleştiremediğim şeyler var aklımda
Ya da neyse ya başka şeyler de var
O kadar doğal ki çocukların ölmesi
Darağaçlarının tok kalması
Paltomun cebine para koymamıştım
Ama herhangi bir sayfasına sıkıştırmıştım sanırım
Kitaplarım da aç, üstünü çizerek doyuramıyorum

-Enes Bozkurt

11 Şubat 2020 Salı

Akşamlar farazi daha aydınlıktan

Bir şehirden ayrılırken metroda
Duraklara bakar kalırsın
Sırt çantan anılarını taşısa kafi!
Öyle bir taç atıcam ki şimdi şabanların meslektaşlarına
Gülmekten parmaklarını yersin
Hem Çankaya'da inip son kez bakacak vaktim de kalmayabilr

Biri gözucuyla yazdıklarımı okusa kahkaha atarım
Birileri alkışlamaya başlar topal metro şarkıcısını
Çantamı yere koyarım 50lerinde bir dayı basar durur
Güzel bir uğurlama oldu varsayalım
Te Ege Üniversitesi'ne kadar koşalım
Koşalım da Manisa alkış tutsun Bozyaka'ya
Bir şair ölmüş, koşarak alkışlayalım
Taptaze bir bulut gökyüzünü havada tutuyor

Ben akşamları yemeğe yetişemem hiç
Plan yapma yani
Beni alıp götürecek arabaya da yetişmesem iyi
Ama daha boyoz ısmarlayacaklar bildiğime göre
Ahlat ne demek diye soradurur hastane meczubu gözlüklü Frenkler
Frengiden müzdaripmiş ağladığı

Biliyorum ama bildiklerimi de susuyorum kimi zaman
Bir durak çok uzun gelir işte bazı günler
Bazı anlar korkudan kaçamam bile
Sesim titrer diye konuşmadığı
Bir beyit de tazeleyemem kendi kendime

-Enes Bozkurt

Alaturka cihanın saf marşı

Buca'da tren mi varmış ne
Ondan seviyor diyorlar benim için
Saat geç olmuştur ama halsizlik duruyor
Ve beklediğim arkadaşım amerikan futboluna sarmış durumda
Super Bowl'da iftar açacakmış sanırım
Otobüs geldiğinde ancak yarısı bitmiş bir sigaradır bu
Şiir diye seslenir bazı eylemler
Ve içilesi de kalmamış
Ne de yazılası
Saat 12yi geçtiğinde daha gelmemiştir

Hiçbir şarkıya tutunamaz oldum
Düşünüyorum da çok çocukmuşuz dediğimde çok çocuktum
Artık böyle yapmak yok diyerek yaptım ne yaptımsa
Bir bayrağın önüne fotoğrafım konulmaz asla
Ama bir şiirin 4 çivitli esmer burjuvasında adım geçer
Azer de Cem de,
Biliyoruz ki bir şehir ayakkabılarından tutup kurulmaz
Baykuş hatlar hayat kurtarıyor!
Rinanay rinna rinnanay

-Enes Bozkurt

10 Şubat 2020 Pazartesi

Nedir paranoyalar paradokssa

Anahtarım yok yüzünden dedem uykusuz
Çok da göremiyorum nedense
Baksana Eşrefpaşa çocukluğumdan izler taşıyor
Yanlış yola girmiş olabilir miyim?
O kadar güzel yapalım ki şehirleri
Bozmaya kıyamayalım
Birkaç pardesüden asal dileklerim var
Ananem sonsuza dek yaşamalı
Reenkarne olduğumuzda bizi biz yapanı göremezsek reenkarnasyon yoktur
O zaman hakkında kortej toplamalıyız

Bilhassa tam da şimdi sana yarım küp şeker uzatsam
Çay sevmiyor olamazsın değil mi?
Eski bir tanıdığım cumhuriyet sevmiyordu
Ona göre barajlar su taşırsa israfa meyletmiş olur birkaç kaşık birayı
Ben de sevmiyorum çünkü cumhuriyet;
Onu sevmeyenlere bozma imkanı tanıyor
... Çok naif

Atlar at olmaktan çıkarsa patlayan bir meçi tam göğüs kafesine çıkartmam gerekecektir
Dolaylısıyla siyah kep, siyah tüy, siyah ben; doğa yürüyüşünde ne kadar varsa televizyon çalabilir
Yani dokuz eylülde kurulmuş sanarsın dejuan
Veyahut da iki eylülden ayrılmış
Eylül, ne kutsal bir zaman!
Seni doğuran tanrıça da bu zamanlarda mı ölmüştü?

-Enes Bozkurt

Nereden nereye böyle

Akılcıl yapılmalı bir çay
Susurluktayım, dediğime göre
Burada bildiğim herhangi bir yer yok
Eğer bir kişiyi tanıyorsam, birkaç tanıdığım vardır
Sigaram bitmiş, diğer paketi açmalıydım

Onlar kazandıkları gözlüklere bakıyorlar!
Başka bir şey gördükleri yok
Gözleri bozuktur ve dolayısıyla bir süvari kalkıp onlara der ki "hayır bak bu benim en yakın arkadaşım, gözlükleri senin olsun, onda daha var"
Ya da asasıyla bir kelepir safsatacı kör gözlerini oyup avucuna kapatırdı
Bak Göztepe'de çok uzun süre kaldım, o evleri tanıyorum

Gel seninle karşıya geçelim
Mavi biter bitmez yeşil başlıyor şimdi gidersek
Vapur mu, yoksa intihara kalkışacak birini ezebilecek miyiz bugün?
Bu raylar biraz ilkel, grev yapalım!

Ne diyordum ben?
Ha evet şimdi Susurluktayım ama
Aklım başka bir coğrafyada küçük bir kız çocuğunu merdivende sallıyor
Kimyager uyuşturucu satıyor, bitiyor
Çayımı içtim gidiyorum

-Enes Bozkurt

9 Şubat 2020 Pazar

Minibüs gümrüğe yakın

Gece 1de oyuncakçılar kapatıyormuş
Açık bir tekel buldum
Elimde sigara, burası senin mahallen
Bak bu yoldan geçmiştik
Çağdışı bir nesneyi kulaklarıma sıkıyorum
Çünkü sen, çünkü
Çünkü sen saçlarımın rengini çok iyi bilirdin
Hem ayrıca alnını alnıma dayadığını unutmamış olmalısın

Bu yoldan defalarca yürüdüm
Gerek Schubetle gerek Mozartla
Şimdi Beethoven eşlik ediyor her parkeye bastığımda bana
Bir cellat bekliyor aklıma geldikçe
Aklıma gelmezse iyi
Öylece yürürüm

Belediye birkaç kabahat açacakmış camlara
Bu her çöp poşetinin üzerine damgalı
Tam geçerken bir kapı açıldı
Sen değil

Senin için gelmedim ben
Yolumun üstü
Karşı kaldırıma bile geçmedim hatta
Bir gün gerçekten kaybolan bir adam gördüğümde
Bu saatlerde olmalı

Aa bak yeni bir bina inşa ediyorlar buraya
Yepyeni bir meydan bitiyor
Burası benim çocukluğum
Yani diyorum ki; geçtiğimiz senelerde çocuktum
Bu yol boşsa herhal medeniyetin suçudur

İntihar edecek olsam
Önce bir şiir açardım, sonra
Bilmiyorum, intihar edeceksem şöminem olmalı
Bir de sonbahar günü
Eylülün sonu, belki ekimin biri
Yağmur çok şiddetli ve şöminenin sesini duymalıyım
Ve Ece Ayhan yalnız bırakmamalı o sırada
"Geceleri Galata'da gülerken bacaklarımız uzamış, alıştık artık..."
Ve pat!
Eski bir beylik tabancası ne arıyor odamda?

-Enes Bozkurt

Bir fal dört yaz

Bir şarkı ne kadar aşık edebilirse kendine
Öyle aşığım sanki
Vivaldi yazdan dem vururdu
Öyle ki en çarpıcı yeri 11 dakikanın
Yine yirmisekizinci saniye

Ama koca koca tepelerdeyiz
Ben uçak yapıp sana mektuplarımı yolluyorum
Sen de biliyorsun ki...
Biliyor musun bilmiyorum
Biliyor musun, kar yağıyor

Bir "ısrar etme" dir almış gidiyor
Ben kelimelere içimi boşalttığım için mi falım gereğinden rahat
Yoksa bipolarlaşmış mıyımdır?
Paganini ve Tartini benim yaptıklarımı yaptı mı,
bir anda senfoniler canlanıyor gözümde
Sonata al chiaro de luna

Bir ceylan görmüştü dostum
İyi dileklerini iletmiş kahve fincanına
O da sağolsun işte, arada yüzümü güldürüyor
Adını uzun süre sonra anıcam; demedim dün
Ama andım, hayret

-Enes Bozkurt

8 Şubat 2020 Cumartesi

Yağmur rüzgar şömine beethoven

İçim dışım şarkı şiir
Hüzünlü şarkılar,
Her şey hüzünlü
Kadıköy hüzünlü
Barlar, publar hepsi hüzünlü
Biralar biraz serkeş
Başkaldırıyor yağmurun hüznüne
Şöminem, kitaplığım...

Chopin depresif playlistimden daha iyiyse
Suçu Sen Nehri'nde aramalıyız
Loire, Sen'den daha uzunsa suç faşistlerindir!
Ve senden daha güzelse bir hayat kadını
Bu suç hangi yaratıcınındır?

Somut bir şey söyle bana
Söyle ve onu dönüp bakmayacağım bir yere gömeyim
Ellerimi omzuna
Deniz fenerleri, ahşap evler
Bir metropol dünyanın en uzun gökdelenlerini taşısın
Polonyalı bir filozof nasıl İsviçre'de yaşadıysa
Herkesin bir Grönland'ı vardır bir tane
Danimarkalıların gerçekten var
Ben kendiminkini hangi çekmeceye koymuştum, bulamıyorum

Bak bana, bana bak
Ben çok eski bir şehre gidicem
Ve biliyor musun orada saçlarını omzuma uzattığım hiçbir kadın yok

Dudaklarını bir yabancı olarak tatmak istiyor bir şairim
Düşün şimdi göğsünden kaç çiçek bir şiiri defalarca dinleyebilir
Ah, yaz bittiğinde öyle alıngan olacağız ki
Ben gidicem
Ve ayışığı sonatı ebediyen benim kalacak
Ve sana bir şiir yazmak isterdim ama
Kusura bakma, kutsal ölücem

-Enes Bozkurt

7 Şubat 2020 Cuma

Ehliyetimi

Neden biliyor musun
Çünkü geceleri yalnızım
Ve sen örterdin üstünü bu yalnızlığın
Seni o gün,
Seni gördüğümde bir anlam ifade etmedi bulutların gölge edişi
Ama gözlüğümü çıkarmadım
Onlar bunun için var
İstanbul'un da bir güneşi var!

Aslında tam olarak öyle olmamıştı
Çünkü bir anlam ifade etmedi gözlerim seni ararken birden çıkıp gelişin
Beklentim yok
Ve bir gün atlasın ve pasifiğin diğer tarafına gitmek gibi bir beklentim de yok
Ne de olsa yükümü taşır bu koca kara parçası
En büyük kıta ve ben tam ucundayım

Adını daha çok görmek istiyorum semtimde
Orda
Burda
Burda, yanımda
Takvim yapraklarımdan çıkışın ne güzeldi
İleride ileri bir takvime yazıyorum adını
Sigarayı azaltıyorum ki bir kuş konup pencereme senden bir deste bahsedebilsin
Ayrıca bir paşa gelip gidiyor poyraza doğru

Ve şimdi dudaklarını kimler öptü bilmiyorum
Belki de ben öpmediğim içindi
Alnın alnıma elim eline değince bir korku sarardı sanki
Sanki güvenimden kendimi salınca tutunacak bir daldı ellerin
Bazı şeyleri hatırlıyorum da
Hatırlamasam daha iyi

Şimdi Madenler'den dönerken kim bilir neyin gelecek aklıma
Yeşil bir deniz biliyor musun?
İddia ettiğine göre Attila İlhan gözlerinden esinlenmiş olmalı
Ama kordon boyu gibi yeşildi, kordon boyu gibi mavi

-Enes Bozkurt

Büyümüşüm bunu saçakta anladım

Öyle yalnızım ki
Bir arı kovanından çıkıp yırtamaz Zerdüşt'ü
Öyle soğukkanlı, öyle yılgın
Tahteravalli ağarıyor tek başına, ağrıyan yerlerinden
Bir kitap okunmak istemiyor
Bir bölüm dizi, bir film çekilmiyor artık
Oysa sen; beyaz tenli, makus bir park olur çardaklarına şaraplar dökülen bir gün
Hadi söyle! Ne zaman gaspedilmişti İstanbul
Ardarda

Bir sinek vızıldıyorsa bu
Cebelitarık'tan açılan boş bir haznenin saçaklarına bir kaç şarkı sıkıştırılması anlamına gelmiyor olabilir
Lakin başka bir yerde bana laik derdiniz
Bu yakayı sırtlayıp gitmeye layık değilmiş

Anladığım kadarıyla geç oldu saat
Hatta belki fazla bile erken
Tek başıma, uzanmış karanlığın hiç olmayan manzarasını gizliyorum
Ne bir ses duyuyorum sakalımın hışırtısından başka
Ne bir otobüs düşleyebiliyorum
171 ya da 14R dışında
SS subayları da konuya dahil

Öyle ki Afrika'da bir kap çorba bulunmuş bu ay
Hadi buna bir şampanya patlatalım!
Ne çok İzmirli varmış şehir dışında
Bak şimdi
Bu tırabzanlardan atlayıp şu karşıki orduya giresun
Yoksa zongg diye bir tokat
Bunu amatörce yapmış birkaç assolist tanıyorum
Çoğu Basmane'de basmakalıp birkaç şarkıyı ortadan ikiye bölüp çocuklarına pişirirken gözleriyle Azrail'i arıyordu

Demek ki ben yalnızım!
Kaç şehir vardı şu koca dünyada?
Nazilli ve Torbalı dahil
Büyüklü küçüklü kaç şehir?
Kelebek girdi bugün bir odama
Bu yüzden yalnızım
Çünkü o kelebek başka bir cama yapışsaydı Ayak seslerini duyamazdı şöför Mısır'dan gelen  kara, kalın bir defterin
Bu da demek oluyor ki Roosevelt tam yerinde ölmüş

Dönüp demedim kimseye seni seviyorum
Bu ihtiyacım olan şey değil
Apartmanlarda kıvırcık baldırlarıyla misket oynayan yaşlı çocuklar da şiire ihtiyaç duymazdı hiç
Yok, bir kere dediğimi hatırlıyorum
O zaman da parka misketlerimi götürür,
Kaydıraklardan oyuncak silahımı kaydırırdım
Fringe izlememiştim henüz

Faydası yok yorgana saklanmanın
Sonuçta Sincan da hakediyor Kadıköy de
Bir minibüse binip yeşil bir kente gitmeyi
Bitmedi...

-Enes Bozkurt

6 Şubat 2020 Perşembe

Emilian! Emilian koş

Ne?
Hayat hep dolu bardağı frengiden mi yakalıyor
Bir de düşünsene;
Zor olur derlerdi bir şiir için
Haha
Kostaklı minyatür bir Salacak Sahili değilmiş
Yani baktığında,
Ankara'da da değiliz
Yani diyorum ki
Ankara'da da değiliz Antalya'da da
Bak şimdi düşünmüyor paltosu ince bir şairin düz konyak içen ablaları
Ah memleketimde ölen elişi şairleri
Ah saçlarını uzatan zamane şiirleri
Karanlığın 3ünde birkaç dakikamı alıyorsunuz
Ama cevap gelmiyor beklediğim mercilerden
Merci beaucoup

Yazar 'Camus'sal, ekmek bayat, daha nice Nietzsche'ler ölecek
Tanrı'nın yanına gidiyorlar ve Ece Ayhan'ın ve Hitler'in
Ayrıca ne saz şairleri var ki öldüklerini bilmiyoruzdu
Satır satır satıyor Sartre
Satır satır, çünkü ne dediğini bilmiyor Chopin
Kırmızı ve ya beyaz bir bayrak ister misin?

Haha haha ne anlatıyorum ki
Söz açmışken tavsiyeler kitabına bir kahve ve strawberry ağır olur zannederdim
Ne oldu da yazamadım aklı metaforlarda kalmış güvercinleri
Mesela neden kanat çırpmaz gece kuşları?
Ankara'dan dolayı mı
Çünkü orası aksatmaya başlıyor birasını!
Polis radyosu, haber radyosu, beyin radyosu
Ups, Teoman saati; üzgünüm bebeğim

Emin değilim, belki sarhoş kuşlar vurulmalı omurgalarından
Sakın sanma ki bunun Afroditle ve ya vucüdundaki Kız Kulesi'yle alakası yok
Ne sandın ki rakını yudumlarken sana aşık mı olacaktı bu Aşil çakması pardesüler
Sana verecek bir cevabım var! Yüzyüze söylerim şimdi yeri değil

Gözlüklerinde yine bi kararsızlık var
Bu kararsızlığı bana iade ediyor gibi
Gözlüklerinizde?!!
Gözlüksüzlüğünde bile
Elini gökyüzüne kaldır artık
Ve baldırını birkaç yıl daha taşımalı her on onbeş kişiden birkaçı
Ne demiş dudak tiryakisi bir arkadaşım
'Öpüşmek güzeldir'
De ki ben böyle bir alafranga cebri ilk defa resmediyorum

Ya bak ben bunu daha önce de yapmıştım
Ama çok eskiydi traktör tutuşlarımız
Renkler cüret edinebilirliğimi sorgulamadıydı egeden buraya geldiğimden beri
Neden seneleri kaşıklarla taşıyamıyoruz yamalı pantalonlarımızın ahşap yerlerine

Ah, ve geçmiş tekrar mı yaklaşıyor yani
Çok eski bir ay yolda gözlüklerime temas ettiğinden
Dur bi bunu bir başıma sorgulamalı bir şair
Zaman kaybetmeden

-Enes Bozkurt

İstanbul distopyası

Ben seninle gecemi gündüz etmeye varım
İstanbul'da da
45 Berlin'inde
Setif'inde
98 Zaire'sinde
Kandahar'da da
Hem baksana ne güzel top koşturuyor bi çocuk
Kiev'de
Viyana'da
Ya da çene kemiğinden bir kurşun girmeyecek ne de olsa
Zürih'te bir pansiyonda
Bak toplarız tası, iki ile beşi
Vancouver'a yerleşiriz
Los Angeles'dan bahsetmiyorum bile
Çünkü doğmadık
Bilmiyoruz şansımız var mıydı Sana'da

Bir şehri var mı bu dünyanın bana da
Seninle gecemi gündüz etmeye
Çünkü Eskişehir'ler sonra Bağdat
Bağdat da eskiden koca Bağdat'tı
Burak bana borç vermiyor bugün
Yoksa gömerdim İsrail'i karanlıklara

Rosario'dan bir ricam var
Benim için bir gol at Angel
Nijerya kaç dolar kazanabilir bir günde?
Fransızlar da mı Cezayir'den insan ithal ediyor?
Sevdiğinde yok bu dünyayı
Viyana asırlar sonra Karakas yönetimi altında
Bogota büyük adam olmuş
Gel de biz gidelim Agarta'ya yerleşelim
Ama seninle ihtiyacı var mı dünyanın ütopyaya

Gel biz gidelim,
Bu network'ü George Orwell yazmış
Biz karakter bile değiliz!
Oturup bira içeriz mazgallarda
Uzatırız bacaklarımızı olup biteni izleriz
Bazen tükürürüz Washington'dan aşağıya

-Enes Bozkurt

5 Şubat 2020 Çarşamba

Yaratıcı yaratıklara yaratık denmez

Beethoven anne ediniyor Edinburg'dan trende
Belki de Belçika aslanlarını asmalı asmalı konakta bir Berchka'ya
Bu bir dizenin taç beyiti olabilecek bir ırk değil demek ki
Beethoven bana da kalkıp rumca konuşmamalı

Çünkü, aynalarımda kimse Ulus pavyonlarında
Kimse
Bak şimdi hocam Mekke'yi taşıyor müsfitle
Sağ elinde bir biraz biraz
Piyano mu dinliyorum ne
Plastik kağıtlardan Adagio çalabilir misin

Yeşildi ve şimdi biraz beyaz
Biraz can yakıcı, biraz iç açıcı
Biraz Bukowski biraz Karl Marks
Bir Alman birası var, biraz fransız
Biraz şarap, Bordeaux bordo şarap üretiyor
Ve vergi veriyorum ruble satsın diye artık

Klasik müzik dinlerken yazamıyorum sanki arkadaş
Ece Ayhan kafamı karıştırıyor cam bir fanus
Sigaram bitti, üniversite kalabalık
Dışarıda aslanları var Benelükslülerin
Belçika şunları as artık!

Long Island Atlas Okyanusu'nda sevgilim
Sen benim dünyam olsan Pentagon'dan yönetilirdi
Mezarım İzmirde, ne dersin Rockefeller?
Var mısın bir el batak atalım Hamburg barlarında

Eski lise Kilis'e kilise kirletmek istiyor
Tıbbi müdahale istiyoruz Senyor Napoleon
Lily Lily Lily savaş açıyor düşmanları Lilith
Ülkemin ölmemesi için kar getiriyorum

Bir ya da iki yıl geç ölmeyi planlıyorum
Ama bir enerji diyor o da ne demek
Meydan okumuyorum okumam var
Palyaçolar yalan söylemeye başlamış, ah 21 yy

Dur biraz,
Söyleyebilir misin ne zaman Saat Kulesi gibi ahşap papuçlarım travertenlerden yükseldi
Dünyada kaç tuvalet terliği var
Ne kadar pis bir şiir yazdın anonim amca
Ne kadar terzi harcadılar bilmediğin dil için
Tolstoy'un ve Dostoyevski'nin ölen kadın amcaları mı vardı

Bak, şimdi saatlerim durdu
Halit Bey bir problem mi var?
Özgür bir ülke Finlandiya
Cervantes tek eliyle Adolf Hitler'i yaratmış peh
İstanbul'da tek bir boğaz yoktur çünkü

Yazdıklarımdan kaç şiir olabilecek değil
Kaskım var, senin gözlüklerin
Yok
Pazartesi kalkıp dört gün sonra yanımda bitiyorsa güvercin tanesi alnıma dokunmuştur
Bu Mezopotamya'ya barış getirmez keza

-Enes Bozkurt

4 Şubat 2020 Salı

Keşke çalınanlar hep şiir olsa

Ben sana şiir falan yazmadım hani
Unut onu begonya
Yok öyle vapur seslerinden falan bir cümle

Karides sever miyim bilmiyorum da
Rakıyla hiç denemedim
Bir gün Çeşme'ye mi gitsek bunun için
Düşünde bi düşünce döşekten düşünce

Los Angeles değil çay içtiğim son kahve
Gürsü'dan Kestel'e metro da var
Babalar bir alternatif
Ve vapur dolaşıyor otobanda bir o uca

Ne diyecektim biliyor musun akşamüstü
Gözlerinden ölüyorum

-Enes Bozkurt

Dadararam! Uykum kaçtı

Şişliyi şişlemişler şimdi Şişhane şişince
Şifonyerin alt çekmecesinde Şirince vardı orda
"Kalk lan!"
Kalk İstanbul'a bakmaya gidelim şuna
Bu Altındağ altın da altında ne var?

Barlar Sokağı'nın arkasından niye rüzgar esiyor sabah sabah
Bu Odunpazarı'nın çivisi Tepebaşı'nda ayrı eve çıkmış
İkisi de Almanya'da birer semt bilir misin bilmem
Bizim İç Anadolu'da da Kölnle Frankfurt var

Das gibi bir Kapital yetiştirmiş devlet
Ne alaka dersen komunist ilan edilebilirim
Yallah Gürcistan'a dediğimden
Pehh, benzer işler

Hocam ben Bala milletvekilini tanıyorum;
Cumhuriyet kurdu
Nerden baksan 666 kmsi var
Şimdi kalkmış Odinle sabah sigarasını içiyodur
Schicklgruber da hava alır biraz işte

Saat 06.34 çok soru sorma derimdir
Ama saatler kuş olup kargaların yemeklerine dadanıyor oldu
Bir şiiri is tutmuş onu reform için saklıyorum

-Enes Bozkurt

3 Şubat 2020 Pazartesi

Merdiven 6 1 sahne kazandınız

Bahsedilemezsin
Çünkü kasıklarında matruşkanın izleri vardı
Sen Karadeniz'e taşamıyorsun
Ve Artvin'e kartvizitimi yolcu ediyorum
Bir yandan şarjım bitmiyorum
Öte yandan miğferimin püskülü mesaj bekliyor
Şimdi Atakule gözlerimin içine bakmamalıdır
Oysa başka milletlerden çiçekler var

Baya bayan oldu Beyaz Saray bazasında
Keza kadınlar öldü karanlık kanepe kenarında
Ve de ahşap yıldızlar çukur kazıyor gökyüzüne
Aramıza katılmak ister misin?

Biraz batılılaşmamız lazımdır sık sık
Misal biraz daha yeşildir her on yerden biri
Ya da gidip şiir dinlemem gerekirdir
Yoksa maazallah Keçiören'de ölürüm
Ve kimse aramazsa

-Enes Bozkurt

Çok sade bir çok sade

Pişman oldun değil mi?
Geceleri biraz öyle olur
Ben sabah şiir yazabiliyorum
Hepinize aşığım ve hepinizden nefret ediyorum
Ankara'da her sokak denize çıkacakmış gibi davranıyorum
Bir otobüs geçtiğinden bu esinti denizden geliyor
Bak Atakule'nin arkası Alsancak

-Enes Bozkurt

2 Şubat 2020 Pazar

Bu şiir düşünülemez

Uykum gelirse bir at yavan otların arasından uçarak bir Tazmanya canavarı alkışlıyor
Pardesüm kirlenmiş yeşile ve mora
Meditasyon yapmamam için bir anne şarjımı tembihliyor yavrum
Ss subayları vahşiane olmak zorundadır bilakis

Mat siyah, fizik yeşil, android sistemi kırmızı
Nöral ve bazal ağlar Karabağlarda ikametgahını taşımakta ısrarcı
Pjanic'i kaç baraj dolusu Etiyopya durdurabilir
Bu yüzden uyuyamıyorum

Ah nerde kalmıştık tatlı güzel atım
Bu gece bu yatakta kalıyoruz
Neden gökyüzünde siması var senin küpelerin
Sabahlaşabilirlemekte aslında bulutların başıboş barınağı
Bu konuda ülke çapında bi münazara yapılmalı
Bütün yerel ve göğel frekanslar tırmanmalıyızdı
Marmara Marmara olalı hiç buna varmamıştı

Hmm,
Piyade tümeni tek başına Yugoslavya'dan çıkamaz ki başında kepleri ve cübbeleri yoksa
Bunları duymak hoşuma gidiyor
Ama ya şairane gözleri varsa?
Şiirlerin böyle güzel gözleri var mıdır
Yani masaya yazılan bir şiirdi mesela
Adam nikah masasına silahını koydu

Tarih düşüyorum buraya, elim kaydı
Salıncakları merdivenleri ve kaydırakları var

-Enes Bozkurt

1 Şubat 2020 Cumartesi

Oksijen çöplüğüyle bir kıta

Gözler notlarımın üstünde mi korkutuyor
Üçyoldan Göztepeye giden bi tekerleğin sızısı
Raylardan klasik müzik çıngırdıyor sakince
Yanıma biri oturdu

Bu gece öyle bi rüya gördüm ki senli benli
Bir kütüphanedeyiz, bacaklarına uzanmışım
Orada olmalıydın!
Tüm Hulk selamlamıştı bizi

Schubert bana diyor ki yaz
Ceaser Güzelyalı'da 2 arkadaşını bekliyor
Atlarının nallarında pilot tulumları var
Ne diyeceğimi bilmiyorum
Belki yıldızlar da tek başına uçmalıydı

Sence Lozan Meydanı sahte mi
Kırmızılara bürünmüş tel tokaların
Bu şarkılar, bu rüyalar beni sana aşık edicek
Bir savaş atlarının Çankaya'ya ışınlanmalı

-Enes Bozkurt

Marcus Antonius bu Tito'yu severdi

Bir caminin gövdesi kaç gözyaşı çeker
Ağırlık olarak
Mazlumun minaresi gösteriş
Dostoyevski'den dost olur mu?

Sen olsan ben Karamazov'u da okurdum
Sen hangi sen?
Tiranların göbeğinden akan felaket naraları mı
Piramidin gömleği mi
Kadıköy mü? Üsküdar mı?

Senato'da Arnavutlar var
Bu bazen içimi hoş tutuyor
Budapeşte'de doğmuşum gibi
Ama orda da yahudiler var
Dan Brown teyit etmişti

Bir Kappa olsan da sevebilirdim seni
Hatırla niye ayakların yere basmadığından bana gelmiştin
Çok karışık bir filmi seyrediyorum
Aslında karanlık bir diziydi; sabredişim
Ama yazacaklarım tükenmişti
Yoksa Angara Fince sert demektir
Bunu Mannerheim sayesinde öğrendim

Şimdi ben aslında bu nehrin yanında uyumak isterim astrologları seyrederken
Katanamdan gözyaşı akmıyor sen sıra beklediğin sırada

-Enes Bozkurt